13 Aralık 2008

(düşler kitabı'ndan III)

* kayık



koridorları geçtim. koridorlar çıktı; birine daha daldım. ankara’daki evdeyim. oraya açılıyormuş meğer. odalar vardı. iç içe. odalardan geçtim. sonuncusu bildik. annem içeride oturuyor. ilmiye hanım. ölmemiş. dirilmiş ya da.
- anne, ne yapıyorsun burada?
yanıt verdi mi, vermedi mi, bilemedim. ev toparlanmış. eşyanın çoğunu götürmüştük. kalanlar düzenlenmiş.
- iyi de, nasıl temizlik yaptın? su kesikti. su saatini götürmüşlerdi namussuz belediyenin köpekleri. bari, izin ver de yeniden su saati taktırayım.
düşünüyor muyum, birine mi anlatıyorum?
- annem dirilmiş. şimdi ne olacak? bir daha ölüşünde işler iyice karışacak. defin formaliteleri filân. zaten ilkinde çok karışıklık olmuştu. bir yıl olmadı henüz ilk ölüşünden bu yana. ben de, mezarında, toprağında etleri çürümüştür, bozulmuştur, kemikleri çıkmıştır diye düşünüyordum. şimdi herşey karıştı. otoparka fiber kayık bırakmıştım. kayıkla gelmişim ankara’ya. kayığımı çekmişler. en arkada. nasıl çıkacağım şimdi? saatte ortalama yüz elliyle gidip gelsem. istanbul ankara istanbul ankara istanbul an
- iki gündür bekliyo gayık, çekecehsen çeh hemşerim.
diyor otoparkçı. elime pul gibi bir makbuz tutuşturuyor.
bıktım bu ortaçağ mafyasından.




(2007)

Hiç yorum yok: